10/31/2013

Hayallerinle Gel Mimi

Canım Maviye İz Süren sevgili Hayallerinle Gel'in yarattığı Hayallerinle Gel mimine benim de katılmamı istemiş. Bir ben kalmıştım galiba bu mimi yapmadık. :)

Pumuckl


İlk okul sırasında yan yana oturmuştu hoca onları. Adı Manuel'di. Sınıftaki çocuklar onunla dalga geçerdi. Kızıl saçları vardı. O zamanların çizgi film kahramanı Pumuckl'i andırırdı. Bu yüzden herkes ona Pumuckl derdi.

Yanında otururken hep kızıl saçlarına dikerdim gözlerimi. Ne güzel bir renk, keşke benimde kızıl saçlarım olsa derdim.
inadına kara, inadına kömüre bulanmış dalgalanan saçlarım ve onun kızıllığı eşlik ederdi tenefüslerde birbirine. Çok iyi arkadaş olduk. Hiç bırakmadık dört yıl birbirimizi.

Sokakta ne zaman kızıl bir hatun veya adam görse Manuel'i hatırlardı Su.

***

Üniversiteye iki dönem sonra gelmişti o. 2 metre boyu ile herkesin gözlerini üzerine çekiyordu. O ise bunun hiç farkında değildi. Ona göre herkes çok küçük, herkese göre o çok büyüktü. Olay bundan ibaretti sadece.



Emin adımlar ile yürüyordu. Öyle emin adımlar ile yürürken bir gün üniversitenin kapısından girerken kapıda duran Su'ya çarptı.
Su'yun elinde tuttuğu şişe yere düştü. Şişeyi kaldırmak için ikiside egildiginde Su'yun uzun dalgalı saçları onun kizilligina karıştı. Bu bana bakmaz ki - diye düşündü Su.


Aradan iki sene geçti. Bir gün ortak arkadaşlar vasıtası ile allem etti kallem etti aynı masaya oturdu kantinde Su. Kolunda ki dövmeyi yeni yaptırmıştı. Ne anlama geliyor bunlar diye sordu o.
Ailemin baş harfleri dedi Su.
Ben dövmeleri hiç sevmem ama bu çok güzel olmuş dedi O.
Gülümsedi Su.


Uzun zamanlar sonra nasıl olduğunu bilmeden bir araya geldi bu ikili. Din, dil ayrımını düşünmediler. 1,56cm ve 2 metre farka ise hiç aldırış etmediler. :)
O her seferinde saçlarını okşadı Su'yun. Su ise onun yüzünü ellerinin arasına alıp uzun uzun baktı o mavi gözlere.
Saatlerce elleri ile oyanyan bir adama sahip olmanın mutluluğu ile şimdi bir dalgalı kızıl saçlı bir kız çocuğunun hayalini kurar oldu Su.

Görseller alintidir.

10/30/2013

aşk meşk işleri


10 gün ayrılıktan sonra sevdiğim ile dün bir araya geldik. Kuaföre gitmiş saçlarını kestirmiş. Bu sefer çok yakışmış. Fazla kısa olunca beğenmiyorum ben çünkü. Master tezi için son gaz çalışmaya başlamış belli, bu hafta ise bile gitmiyor bu yüzden.
Onun haricinde beni özlemiş, benim onu özlediğim gibi.
Çay icermisin - diye sordu. Yok dedim bütün gün bol bol çay içtim zaten hemde şekersiz. Rejime girdim. 20 kilo vereceğim ona göre Sebastian. Ne kadar verdin? 2 kilo. Bir haftad. Gülümsedik birlikte.
Tek derdimiz kilo olsa su dünyada keşke.
Yılbaşında ne yapacaksın - diye sordum. Bilmiyorum ki dedi. Ben bu sene evde kalacağım herhalde dedim. O neden diye sordu.
Aileme artık bahane üretemiyorum, en iyisi seni tanıştırmak dedim. Tanışmayı istiyormusun ki diye sordum sonra, biliyorsun türk adetleri falan filan. Tabi ki demez mi.
Biraz kafam karışık benim ya. Evlilik teklifini almadan tanistirmayacagim herhalde. Yada şubatta sinavlarimi geçmeden söylemeyeceğim. Şimdi farklı bir durum olsa annem kafama kakacak. Tabi daldin aşk meşk işlerine ders çalışmak, sınavı geçmek, üniversite hak getire diye.

10/29/2013

Cumhuriyet Bayrami


Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun gençler ve genç kalmayı becerenler.
Şanlı bayrağımızı camlarına asmaktan korkmayan, idealleri için savaşan asil türk gençleri yetişir hep inşallah.
Sevgiler.

10/28/2013

Ofis Halleri


Yeni iş arkadaşım iyi hoşta çok rahat.
Ofise geliyor laptopunu açıyor. Sonra kendi mailleri ile kendi işleri ile uğraşıyor. Beni bir işi halletmem lazım deyip 10-15 dakika gözden kayboluyor.
Bu gün beni bir haftalık iznimden sonra ilk çalışma günüm ve sabahtan beri kendi işleri ile uğraşıyor.
Sınavlara kayıt formunda sorun olmuş, onu arıyor, bunu arıyor.
Bende şimdi kendime ufak bir salata almak için kantine çıktım, bir geleyim ne göreyim dersiniz?
Beyefendi cep telefonunda konuşuyor, ofisin önünde sıra oluşmuş, herkes onu bekliyor. Böylede olmaz ki canım. iş yerinde başka işler ile uğraşılmaz. Ugrasildigi gibi tüm geri kalan işler iş arkadaşına yüklenilmez.
Biraz sinirlendim açıkçası. Yeni de başladı, şimdi kalkıp böyle olmaz diyemem ki ben ona. O yetki bende yok. Patrona da şikayet edemem. Öyle bir huyum da yok. Umarım her pazartesi bu derdi çekmek zorunda kalmam.

10/27/2013

Doksanlar


Bir gün öncesi
Bir gün sonrası
Bir üzgünsün
Bir kızgın
Nedir bunun ortası
İzel Çelik Ercan


Derdini şöyle derman olayım
Hele sen bana gel ilacını bulayım
Harun Kolçak

Trt Müzik'i açtım da "Hey gidi günler hey" adlı bir programda eski pop şarkıları çalıyor. Vay ben bir keyiflendim blogcanlar. Ne güzel şarkılar vardı ve ne kadar saf klipler.



10/26/2013

Bir heves ile uyanmak


Tünaydın blog. Bu sabah erkenden uyandım. Biraz ağrılarım vardı ve beş gündür koltukta yatmaktan anam ağlamıştı. Yatağıma geçtim bu gece. Biraz iyi ama yatağım sert olduğu için sorun oldu.
Neyse çarşafın üzerine kullanılmayan bir yorgan sererek hallettim sorunu. Demokraside cagreler tükenmez nede olsa.
Bu sabah bir heves ile kalktım. Ben geçen cumartesi internetten kendime yeni bir laptop aldım. Daha doğrusu babam sağ olsun. Benim 6 yıllık Acer laptopum yavaş yavaş sorunlar çıkarmaya başlamıştı. Açılırken kapanıyordu. İki kere düğmeye bastıktan sonra ancak açılıyordu. Sonra bazen aniden bir şeyler yaparken kapanıyordu. Bir gün tamamen kapanacak bu diyerek korkarak kullandım bir senedir.
İnternet sitesinde çok uygun fiyata harika bir laptop görünce babam ile sağ olsun "alalım kızım. Bu marka çok iyi. Bu bozulmaz ve artık sana ömürlük olur", dedi.
ısmarladık. Kapıda ödeme yolunu seçtim. Dün geldi. Bir heves açtım. Diğer laptop 13.4 ekrandi. Bu 15.6 ekran. İyi ki büyük seçmişim. Artık 31 olduk, yavaş yavaş yaşlanıyoruz. Olsun büyük olsun.
Şimdi tüm ayarlarını yaptım ve bu postu da size yeni laptopumdan yapıyorum. Sevgiler. Güzel haftasonu geçirin inşallah.

Görsel alintidir.

10/25/2013

Doctor Who


Boş bıraktım buraları biliyorum ama fazla anlatacak bir şeyim yok. Hikayelerim bitti, sözlerim sustu sanki. Günlük haline getirmek istemiyorum blogu, aslında buraya kaçmak en güzeli.
Evdeyim bu aralar. Oturma odasında bulunan üçlü koltuk ile bir bütün oldum bir haftadır. Sebastian da bana mesaj atıp duruyor. Nasıl oldun? Bu gün kendini nasıl hissediyorsun? Ağrın var mı? Biraz rahatsızım da. Bilenler bilir, detaya girmiyorum.
Yazı yazmaktan, hikaye kurmaktan, hayal üretmekten korkar oldum. Herşey aleyhime kullanılacakmış gibi hissediyorum bazen.
Ne zamandır müzik dinlemediğimin de farkındayım. Çok özledim aslında. Şöyle sakin kafa ile oturup bir filim seyretmek istiyorum yatakta uzanıp yan yattığım anda uykum geliyor bu sefer filimin hepsi uçup gidiyor.

Bir arkadaşım tiyatrolarda, sinemalarda en son vizyona ne girecek işi gereği haber alıyor. Doctor Who dizisini seyrettiniz mi hiç? Handı şu mavi polis kutusu ile zaman içinde gezip ilginç hikayeler yaşayan adam. Ha işte o dizinin 23.11.2013 tarihinde sinemada jübile bölümü var. Dün Katharina mesaj attı. Gelirmisin dedi. Tabi ki gelirim dedim. 15€ giriş ve üç boyutlu filim. Oh, çok sevinçliyim.
Kendim için bir şey yapayım bari. Zamanda ışınlanma makinesi asla olmayacak ama ben yinede seviyorum bu düşünceyi.

10/06/2013

Baslik yok lan

Pazar günlerini hiç sevmiyorum ben ya. Benim için çok sıkıcı geçiyor. Anneciğim de her işi bu güne yüklediği için hiç bir şey yapmadan salak gibi oturma planlarım alt üst oluyor. Birazdan ev temizlenecek, sonra yemek yapılacak. Sonra ütü falan derken hop akşam oldu çok şükür ve bu kasvetli günde bitti. Güneşi Beklerken dizisi var bu akşam. Geç vakite almadılar ise onuda seyreder yatarım ben. Hadi eyvallah.


10/04/2013

Adam blog yapmış kendine


Yeni birisi blogumu okumak için takibe alınca fırsatım olunca bakıp blogu hoşuma giderse bende takibe alıyorum. Bir nevi iadeyi-ziyaret yapıyorum.
Birine baktım da adamın 6 tane blogu var. Yuh dedim ulan, biz bir tanesine zor yetisiyoruz adam 6 tane blog yapmış kendine.
Yok canım hangi birini takibe alacağım ki ben?
Kaldı öyle ...


Görsel alintidir.

10/02/2013

Özürü kabahatinden de beter

>Öncesi 

Geçen sene ufaklığa doğum günü kutlaması yaptıklarında salonda olacağını söylememişlerdi. Bende mesaj atıp ufaklığın doğum gününü kutlayınca buyur gel demişti, annemin oradayız. Bende evde kalabalık etmeyelim şimdi deyip facebookta sonradan fotoğrafları görünce salonda kutlama yapıldığını anlamıştım.
"İnsan bir haber verir, çocuğumuz yok mu diye cagirilmiyoruz?", diye mesaj attıktan sonra bu gün cevap geldi hanımefendiden. Ne dese beğenirsiniz?
"Yok ya vallahi geçen sene çağırdım gelmedin bu senede hiç aklıma gelmedi gelmezsin diye."
Buna ne denir şimdi?
Özürü kabahatinden de beter.