4/30/2013

Kürek Vol.4

Selam blogcanlar. Küregin geldiğini fakat tamamen farklı bir ürün olduğunu bahsetmiştim.
O gün gümrükte küreği hemen geri gönderdim ve eve döndüğümde küreği aldığım siteye küreği istemediğimi paramı geri göndermelerini söyledim. Bana neden almadınız, eğer gümrük tarafından el konuldu ise yada yolda kırıldı ise paranızı geri veremeyiz, küreği geri gönderin tamir edelim dediler.
Kürege el konulmadı, kirikta değildi sadece benim istediğim kürek bu değildi diye cevap verdim. 7 gün iade etme imkânım var, bende paketi kabul etmeden hemen geri gönderdim dedim.
Bana 7 günün geçtiğini ve 7 gün sonra sadece tamir için geri aldıklarını ve paramı gönderemeyeceklerini söylediler.
7 gün nasıl geçer, hangi günden itibaren saymaya başlıyorsunuz. 19.03.2013 tarihinde geldi ve hemen paketi kabul etmeden geri gönderdim. 7 gün daha yeni başladı dedim.
Yine anlamadılar ve yine aynı cevabı gönderdiler.

Zaten site Japonya'da olduğu için almancalari da yok, bana gönderdikleri cevapları google translate sayesinde çeviriyorlar belli. Sinirlenmeye başladım.
Az para vermedim ben bu kürege, şimdi bu sorunları yaşamaya başladığım için sinirleniyordum ki Sheldon bana 'canım bankani ara ve havaleyi geri çekmelerini söyle' dedi.
Ben bu kürek için havale yaparken kredi kartım olmadığı için Pay... sayesinde havale yapmıştım. 'Havaleyi geri çekmen durumunda PayP.. seni sevmeyecektir ama hiç değilse paranı geri almış olursun' dedi sevgili sevdiğim.

Online bankacılıktan girdim fakat küregin havalesini bulamadığım için hemen bankayı aradım ve böyle böyle deyip durumu anlattım. Bir havaleyi yaptıktan sonra 8 hafta içerisinde geri çekme fırsatım varmış ve ben tam 7 hafta önce bu havaleyi gerceklestirdigim için son anda paramı geri alma şansına nail oldum.

Şimdi o salak siteden hâlâ mesajlar alıyorum, yok küreği geri gönderin, tamir edelim, yok size 20€'luk kupon verelim, bir sonraki alisverisiniz de kullanırsınız.
Hadiyin oradan, ben bir daha sizden alışveriş mi yaparım salaklar!
Şimdi yarın öbür gün Pay...'dan mail gelecektir ve havaleyi neden geri çektiğimi ve parayı iade etmemi söyleyeceklerdi.
Normalinde Pay... yaptığınız havalelerde sorun yaşadığınız taktirde 45 gün boyunca alıcı koruması sunuyor.
Tabi kürek gelene kadar, birde gümrükte 15 gün bekleyince 65 günü geçirdiğim için bu korumadan yarar sağlayamadım.
Yani sevgiliniz kürek mi istedi? Ne yapın biliyormusunuz? Alın eliniz oyuncak küreği, gidin onunla bir çocuk parkına ve kumda saatlerce oynayın :) Senmisin kürek isteyen diye.

4/29/2013

Alara Vol.3

Size daha önce Alara'dan bahsetmiştim. Ufak bir öğrencim olduğunu. Okumak için buyurun -> Alara 

Sonra Alara'ya ders calistirdigimi ve Alara'nin ilk sınavında ne yaptığını da anlatmıştım. Okumak için buyurun -> Alara 

Biz Alara ile ders çalışmaya devam ettik. Ben üniversiteden ve ofisten kalan zamanımı Alara'ya ders vermek ile geçirdim.
Sonra Mart'in son haftasında ve Nisan'in ilk haftasında okullar iki haftalık paskalya tatiline girdiler.
Alara'nin babası tatilde de çalışmaya devam edeceksiniz, ben öğretmeni ile konuştum dedi.
Peki dedim ve ilk hafta iki kere gittim. İkinci hafta Alara beni arayıp tatilden sonra yine buluşabileceğimizi söyledi, bende tamam dedim.
Paskalya tatili bitti ve aradan iki gün geçti.
Ben anneme Alara'yi arayayım da hangi gün buluşacağımızı söyleyeyim dedim. Annem 'kızım bırak onlar arasın. Böyle sen ararsan, sanki para pesindeymissin gibi görünürsün' dedi.
Anneme hak verdim ve aramadım. Sonuçta bu güne kadar Alara babasının cep telefonundan beni arıyordu ve Su abla bu gün buluşalım, Su abla bu gün bu derse çalışalım diyordu.

O günden sonra nemi oldu dersiniz?
Ne Alara aradı, nede babası ... Ben biraz bozuldum buna açıkçası. Sonuçta yardım etmeye çalıştım ve yardımım dokunmaz ise başkasına bakabileceklerini de söyledim. Fakat hiç seslerinin çıkmaması beni üzdü.
Aslında bizim türk milletinin ayran gönüllülügüne veriyorum ben bunu. Hem bir yandan çocuklarının iyi bir yerlere gelmesini istiyorlar, hemde ona bu yolda katkıda bulunabilecek davranışları yapmaktan çok çabuk sıkılıyorlar.
Emek diye bir şey var. Bazı insanlar bu konuda zorlanıyor herhalde.

Böylece Alara maceram da bitmiş oldu. Bir kaç hafta sonra düğünler başlıyor. Muhakkak orada karsilacagiz. Ben bir şey olmamış gibi yapacağım. Neden aramadın, neden gelmedin derler ise, sizin aramanızı bekledim diyeceğim.

4/23/2013

Idda

Siz hiç haraketlerine ve düşüncelerine anlam veremediğiniz iki insana şaşırmış bir vaziyette, yüzünüzde aptal ifadesi ile bakarak kaldınız mi blogcanlar?
Benim üniden iki arkadaşım var, arkadasta demek istemiyorum onlara aslında tanış diyelim daha iyi. Bu iki şahısın haraketleri ve düşünceleri beni her defasında şaşırtıyor. Benim yapacağım bir haraket hakkında yada söyleyeceğim bir söz hakkında iddaya giriyorlar. Nasıl mi? Örnek vereyim.

1.  örnek
A kişisi benden kitap istemiştir. B. kişisi de satın alsana demiştir.
Ben: Satın almana gerek yok o kitap bende var bulup sana veririm.
B. kişisi bana cepten mesaj atar ve ben sorsana A.ya hangi kitabı istiyordur derim.
Ya dolapta yada kilerde olması lazım, bulup yarın getiririm diyorum.
Ertesi gün oluyor.  A. ve B. ofisime geliyor, ben kitabı çıkarıp A.ya veriyorum.
B.: Neredeydi kitap?
Ben.: Dolaptaydi.
A.: Tuh kilerde demiştim, iddayı kaybettim.
B. Yaşasın diyerek kollarını yukarı kaldırıyor.
Ben: Manyakmisiniz oğlum siz?

2. örnek.
A. ve B. beni ararlar ve biz birlikte kahvaltı edeceğiz sende ofisten çıkıp gelsene derler.
Ben tamam derim ve yola koyulurum.
Otobüsten inerim ve A.dan mesaj gelir 'neredesin?' diye.
Ben: geliyorum patlamayin diye cevap veriririm.
Yol kenarında beni bekliyorlardir. Ben lambalarda karşıdan karşıya geçmek için beklerken onlar bana doğru bakıp gülmeye başlarlar.
A. bu arada dizlerini dövmektetir.
Karşıya geçerim ve ne olduğunu sorarım.
A.: Ben sağdan geleceğini söylemiştim.
B.: Bende karşı yolu kullanacağını söylemiştim, kazandım.
Ben: Siz gerçekten de salaksiniz.

Neden böyle yapıyorlar, neyi ispatlamak istiyorlar anlamış değilim. Bu durumdan iyice rahatsız olduğum için onlarla olan diyalogumu iyice azalttım, onlarda farkında. Kimsenin şamar oğlanı değilim. Açsın kiclari ile dalga geçsinler bir zahmet.

4/22/2013

Fotograflar ile bir gün


Cuma günü sevdiğimle gümrükten çıktıktan sonra saat dokuzda çok sevdiğim arkadaşım Hicran'la buluşup ilk önce kahvaltı ettik. Hicran staj yeri buldu ve hepimiz bu yüzden çok sevinçliyiz. Aynı bölümde okuyoruz ve arkadaş ortamı dedimi Hicran bu insanlardan birtanesi. Benim kardeşim gibi. Sonra sevdiğim ise gitti ve diğer arkadaşlarımız J. ve İsa da bizimle kahvaltı etmeye geldi. Onlarda kahvaltılarını bitirdikten sonra ben Hicran ile işçi dairesine gittim. Staj yeri olduğunu oraya haber vermesi gerekiyordu. Oradan çıktıktan sonra daha önce hiç görmediğim büyük bir çiçek ve hayvan satan bir yer gördüm yol üstü ve Hicrana içeri girmek için ısrar ettim. İyiki de etmişim. Cennete düştüm sanki.
Bir sürü çiçek çeşitleri ve balıklar. Aslında ben ufak bir kavanozun içinde iki balık büyütmek istiyorum fakat bu aralar odam dağınık olduğu için ve aslında yerim olmadığı için baliklarimi nereye koyacagimi bilmiyorum.
Bakın baliklarim dedim, demekki benim olacak olan balıklar var, ehe ;)
Sizi bu dükkanda çektiğim fotoğraflar ile başbaşa bırakıyorum.
Ben bu agaclara bayiliyorum




 Baliklar bir küvetin icindeydi ve yukaridan bakabiliyordunuz. Bir ara üzerime dogru geldiler, o arada bu resimleri cekmeye calistim.




























4/21/2013

Zeytin Bahçesi

Artjournaling

Geçen perşembe akşamı Sebastian'in babaannesi bizi bir restoranta yemeğe davet etti. Bizimle zaman geçirmek, biraz sohbet etmek istedi.
Bende severek kabul ettim bu daveti. Babaanneyi çok sevdim ilk günden. Onunla sohbet etmek, onu sevindirmek beni mutlu ediyor.
19:15'de babaanneyi evinden aldık ve Zeytin Bahçesi adı altında bir restoranta gittik. Yemek yedik, sohbet ettik. Bir ara Sebastian tuvalete gittiğinde babaanne bana, torununu daha neden aileme tanistirmadigimi sordu ve bende kültürümün farklı olduğunu, eve birini tanistirdigimda ciddi bir ilişki olduğunu ve evliliğe doğru gitmesi gerektiğini söyledim. Emin olduğumu fakat Sebastian'dan bir adım beklediğimi söyledim.
Şu an için ikimizinde öncelikle üniversiteyi bitirmemiz gerektiğini ve ondan sonra bakacagimizi söyledim.
Babaanne Sebastian'in örf adete değer verdiğini anlattı. Onun yaşında hiç bir genç aile toplantılarında bulunmaz, yada böyle davetlere katılmaz aslında çok muhafazakâr dedi. Birde tıpkı ben bu güne kadar aileme hiç kimseyi tanistirmadigim gibi sevdiğimin de benden önce kimseyi tanistirmadigini öğrendim.
'Sebastian bir adım atana kadar çok düşünür, fakat yaptığı şeyi sonuna kadar düzgün yapar. Seni bırakacağını, senden vazgeçeceğini asla zannetmiyorum' dedi babaanne. Mutlu etti beni. Güzel bir akşam geçirdik.

Artjournaling

Yeni bir şey keşfettim. Artjournaling dedikleri bir şey. Yani bir günlüğe çizimler ile, yapistirdigin fotoğraflar ile, renkli kalemler, sulu boyalar vs. ile o gün yaşadıklarını yada hissettiklerini anlatmak.
Ben çizimde o kadar yetenekli olmadığım için ufak birşeyler denedim ve çok zevkli olduğunu söyleyebilirim.
Yıllardır günlük tutarım. Bir kaç yıl önce bir kaç günlüğümü içinde yazılmış olanlardan dolayı çöpe attım. Hatırlamak istemediğim anılar ile doluydu.
Bir de günlük tutmak kolay değil. Her gün gerçekten de başına oturup yazmak gelmiyor insanın içinden.
Bu yüzden böyle ufak çizimler ve bir kaç satır ile o günü bir yere kayıt etmek güzel bir fikir olarak geldi bana. Bundan sonra herhalde burada birşeyleri anlatırken, ufak cizimlerimi de ekleyeceğim.


Resimler Google'den alintidir

4/19/2013

Kürek Vol.3

Kürek Vol.1
Kürek Vol.2

Dün Sebastian'in posta kutusunda bulunan zarfı açtığımızda, küregin geldiğini fakat paketin üzerinde fatura bulunmadığı için gelip kendisinin gümrükten alması gerektiği ve beraberinde faturayı ve ödendigine dair banka ihale çıktısını getirmesi gerektiği yazıyordu.
Faturayı ve ihale çıktısını bastırıp bir heves bu sabah gümrüğe gittik.
Kadın elimizdeki kağıtları aldıktan sonra arka odalardan birine gitti ve elinde çok ufak bir paketle döndü ve "Aslında daha büyük bir paket bekliyordum" dedi.
"Bizde öyle" dedik Sebastian'la aynı anda.
Sebastian paketi açtı, içinden kürek çıktı çıkmasına ama tamamen farklı bir modeli ve ufacık. Daha çok çocukların oyun parkında kumluk oyun alanında oynadıkları oyuncak kürege benziyordu.
"Şimdi ne yapacağız" diye sordu Sebastian ve kadın geri gönderebilecegimizi söyledi ve 'paranızı insallah geri alabilirsiniz' dedi.
Yüzüm asık bir şekilde gümrükten çıktım ve arabaya doğru yöneldim. Sebastian gülmeye başladı çünkü ben bu kürek başımıza bela açarsa yada tamamen farklı birşey gelirse seni gebertirim deyip duruyordum haftalardır. Bu aklına gelmiş olacak ki sinirleri bozuldu ve gülmeye başladı.
'Hiçte komik değil beyefendi, sinirlerim tepemde' dedim. Yani anlayacağınız arkadaşlar kürek sevdamizin hevesi kursağımızda kaldı.
Bu arada eve döndükten sonra internet üzerinden küreği satın aldığım siteye şikâyette bulundum ve PayPal ile ödeme yaptığım için oradan da paramın iade edilmesini istediğimi bildirdim.
Bakalım önümüzde ki günler bu kürek davası ne olacak.

4/17/2013

Şişenin dibi

Geçen perşembe günü aslında yine her ay gittiğimiz şairler akşamına gidecektik fakat okulumuzun ekonomi profesörü oğlanları, yani benim Sheldon ile en yakın arkadaşımız olan J'yi yemeğe davet edince biz kızlar da hanımlar toplanıp bir yerde yemek yiyelim, erkeklerin dönmesini bekleyelim dedik.
Akşam saat 19:00'da çok güzel bir thai restoranında buluştuk. Ortam harikaydı. Masalar camdandi ve camın altında masalarda çok güzel tahta üzerine çizilmiş desenler vardı.





Restoranda genellikle yesil renk hakimdi ve ben yesil rengi cok severim.
Elimize yemek listesini tutusturdular, seçim yapmak çok zor oldu. Ben genellikle basmati pirinç ile hiç bir sey kullanilmadan sadece haşlanmış pilavı çok seviyorum, o yüzden yanında bu pilav olmasını istedim yemeğimin ve sonunda tatlı bir sosla sebzeli haşlanmış tavuk etini seçtim.





Ekonomi profesörümüz çok ilginç bir adamdır ve mecliste yer aldığı içinde tanınmıştır. Her akşam alman haberlerinde kendisine raslayabilirsiniz ve onun öğrencileri olmaktan mutluluk duyuyoruz. Senede bir kere muhakkak noel pazarına en sevdiği öğrencileri davet eder ve tüm yemeklerin ve içeceklerin masrafını karşılar. Bu dönemde biz yavaş yavaş mezunluga adım attığımız için her fırsatı değerlendirip öğrencileri bir etkinlikte bir arada topluyor.
Restoranda otururken dedim ki, benim bildiğim hoca yine şişenin dibine vurmuştur ve biz sarhoş olan erkek arkadaşlarımızı gidip almak zorunda kalacağız.
O arada İsa J'ye mesaj attı, bende Sheldon'a. Oğlanlardan gelen sadece gülücüklü bir mesaj oldu ve sarhoş oldukları anlaşıldı.

Restorandan çıkıp sevdiceklerimizin bulunduğu restorana gittik ve profesör bağırarak çağırarak bizi karşıladı. Meğerse o arada sevdiğimin sevgilisinin kim olduğunu öğrenmek için yarım saattir uğraşıyormuş. Benim Sheldon ile birlikte olduğumu duyunca çok sevinmiş ve Sheldon'a dönüp 20 yıldır bu üniversitedeyim ve siz ilk bildiğim türk-alman çiftsiniz dedi. Su çok akıllı bir kadın, ileride herşeyi yönetecek durumda. Sizi yönetir, evi yönetir, çocukları yönetir ve ayrıca bir bilgisayar mühendisi olarak eve birde maddi anlamda çok büyük katkısı olur. Değerini bilin dedi Sheldon'a. Ben çok mutlu oldum tabiki.

On bir buçukta almaya gitmiştik çocukları, laf lafı açtı ve biz ancak gece bir buçukta eve dönebildik. Güzel bir akşam geçirdik ve profesörümüz iki hafta sonra perşembe günü yine aynı restoranda buluşacağımızı söyleyip restorana rezervasyon yaptırdı bile. Biraz alkollü olmanın verdiği durumu da göz önünde bulundurursak ajandasına kayıt etmediyse, haftaya perşembe kesin unutacakatir :)
Ertesi sabah kantinde görüp "Günaydın hocam, nasılsın?" diyerek yüzüne gülümsedim. Sonuçta ben içmemistim, İsa içmemisti ve yinede onların o hali sayesinde çok eğlenmiştik.
"8 şişe şarap devirmişiz. Başım ağrıyor. Bu sabah dersim vardı. Şimdi eve gidip yatacağım" dedi :)
İlginç bir akşam, gece ve ertesi gün geçirdim efendim. Sevgiler.

4/15/2013

Feedly Bloglovinin yerini alirsa

Bir kaç ay önce google readerini kaldıracağını söylediği günden itibaren tüm bloglarda biraz karışıklık oldu ve ben şimdi nereden nasıl okuyacağım takip ettiğim blogları endişesine kapıldı herkes.
Bu arada bloglovin imdada koştu ve herkes bloglovin'li oldu. Fakat bloglovin benim hoşuma gitmedi.
Ben daha basit bir reader istedim. Bir kaç araştırma yaptım. Windows kullanmadığım için Ubuntu sistemi için bir kaç reader programı indirdim ve yükledim. Fakat hiç birinden memnun kalmadım. iPhone kullanıcısı olduğum için cep telefonumdan bloglarınızı okumal için feedly adında bir uygulama kullanıyorum. Uygulamayı cep telefonuma indirdikten sonra google kullanıcı ismim ile giriş yaptım ve yazılarınızı okudum. Feedly'nin beğendiğim bir yani ise bilgisayar başından okuduğum yazıları tekrar yüklememesi. Yani okunmayan yazıları güncellemesi ve ona göre bir liste oluşturması.
Dün internetten bilgisayar için tekrar bir reader arıyordum ki, bir baktım ki feedly Firefox'a eklenilebiliyormus.
Bende hemen ekledim ve artık internete girmek için firefox'u açtığımda yukarıda sağda feedly işareti var. Oraya bastığımda hemen tüm okudum bloglar karşımda. Belki sizde denemek istersiniz. Buyurun buradan tık tık

Google'den feedly firefox addon diye aratirsaniz bu sayfa cikacak. Oradan ayarlayabilirsiniz.

4/14/2013

Seni kahveden daha cok seviyorum

Duygularini kolay kolay dile getiremeyen bir adam size bu resimi gönderirse, sizde benim gibi oturup mutluluktan aglarmisiniz?


Ben agladim iste. Tamda simdi ...

4/12/2013

Cemre

Almanya'ya hâlâ bahar gelemedi. Cemre nereye düştü bilemiyorum ama, buraya düşmediği kesin. Bu gün son haftaların en yüksek derecesi olan 15 dereceyi görebildik. Bir yandan yağmur yağdı beş dakikalık aralıklar ile, sonrada güneş çıktı ardından.
Şu an felaket bir fırtına var ve benim Sebastiana attığım mesaj aynen böyle
"Burada su an dünya batıyor. Yağmur, gök gürültüsü ve şimşek. Başıma birşey gelirse unutmaki: Seni seviyorum :)"

4/11/2013

Kürek Vol.2

Merhaba blogcanlar,

beni takip edenler yaklasik bir ay önce Sebastian icin yurt disindan bir kürek ismarladigimi biliyorlar.
Küregi merak eden bloglar ve arkadaslar benim ve Sebastian ile birlikte bir bekleyise koyuldular.
Yurt disindan geldigi icin küregi satin aldigim site zaten 25-30 gün arasi sürecegini belirtmisti.

Bu haftanin basinda küregin nerede oldugunu merak ederek bana gönderilen takip numarasi ile sirketin sitesine giris yaptim ve 27.03 tarihinde Almanya'da gümrüge geldigini ögrendim.
Bir kac sitede arastirma yaptiktan sonra gümrükte belki sorun cikacagini ve gümrügü aramam gerektigini ögrendim. Fakat 28 Mart paskalya tatiline geldigi icin küregin gönderilmesinin bu yüzden geciktigini tahmin ettim.
Dün tekrar bir giris yaptim küregi takip etmek icin ve gümrükten ciktigini ve kargoya verildigini gördüm.
Yani eli kulaginda bir kac güne kürek gelecek.
Bende gercekten cok merak ediyorum.
Bir macerayi da böylece atlatmis olacagiz. :)

4/05/2013

Paskalya hediyeleri




Hristiyanların inancına göre geçen pazar günü yani 31.03 tarihinde oruç zamanı bitti ve pazar günü paskalya dedikleri bu özel gün kutlandı. Bu özel günde tıpkı bizim inancımızda ki gibi tüm aile bir araya geliyor, sohbet ediliyor ve birlikte yemek yeniyor.
Sebastian istersen sende gelebilirsin demişti fakat ben 4 günlük tatili kendimi dinlemek için ayırdığım için evde kalmıştım.
Dün sevdiğimle buluştuğumuzda bu üstteki fotoğrafta bulunan paketleri elime sokuşturdu ve bunlar ailemden sana paskalya hediyeleri dedi.
Oruç zamanı genellikle et ve şekerden uzak kaldıkları için, paskalya günü tatlı bir şeyler hediye edilir.
Sağ olsunlar gitmediğim halde, teyzeleri bana bu tatlı şeyleri göndermişler.
Böyle ufak ayrıntılar beni çok mutlu ediyor. İliskimin güzel yerlere gittiğini gösteriyor.
Ailenin beni benimsediğini gösteriyor. Aileden sorumlu bloggerimiz Anarşi ne diyor bu konu hakkında acaba?

4/02/2013

Raydan cikmis planlar

Merhaba,
bazen o kadar yogun günler geciriyorum ki, kendime bile zaman ayiramiyorum.
Bu günden bir sonraki haftanin planini yapmaya calisiyorum. Herseyi bir rayina oturttugumu zannederken, tutmayan planlarin esiri oluyor, oradan oraya savruluyorum.
Yeni dönem basladi sayilir, gerci ben daha derse falan girmedim. Persembe siftah edecegim insallah.

Pazartesi günleri sabahlari dersim var. Sali günleri calisiyorum.
Carsamba tek bos günüm ve normalinde Carsamba günlerini Sheldon ile birlikte geciriyorduk fakat bu dönem Sheldon üniversitede carsamba günleri ders verdiginden, bos günümüz böylece gitmis oldu. Bende büyük ihtimal bu günleri okulda ders calismak ile gecirecegim.
Persembe günleri ögleden sonra dersim var ve sabahtan ofiste 4 saat calisiyorum. Ayda bir kere persembe aksamlari sairler gecesine gidiyorum biliyorsunuz, tek etkinlik bu olacak herhalde.
Cuma günleride ögleden sonra aksama kadar ders.
Buyurun buradan yakin, hafta bitti.

Biraz kaygilarim var. Sevdiklerime zaman ayiramayacagimdan, Sheldon ile yeterince vakit geciremeyecegimden, hayatimda ki önemli insanlar ile bol bol bulusamayacagimdan korkuyorum.
Yazamamaktan, blogtan, daha dogrusu özel günlügümden uzak kalmaktan korkuyorum.

Böyle iste. Yogun günler, yogun zamanlar ... 
Not: Haftasonu ne yapiyorsun diyeceksiniz? Cumartesini ailem ile geciririrm, pazarlari da hic sevmez bu Su kadin.