11/29/2013

Benimsin


Ne zamandır hayalini kurduğum kindle i sonunda ısmarladım efendim. Az önce hemde.
İlk cikanindan.
Bilgisayarımda bununla okuyabilecegim en az 300 kitap bulunuyor.
Kitap aşkına yarabbi.
Şansım yaver giderse pazartesi elimde olacak.
Oh oh.


Kisa Kisa Vol.4

*Bu gün evdeyim. Dinleniyorum.

*Biraz nezleyim herhalde. Çok hafif bir öksürük var.


*Hava sıfır derece. Dışarıya çıkmaya korkuyor insan.

*Kısa kısa yazmak çok iyi oluyor bazen.

*Arkadaşım Tayfun hastaneden çıkmış, fakat yine de iyi değilmiş. Dün almış başını gitmiş, bu günde çarşıda dolaniyormus.

*Sabahtan beri günlüğüme aldığım notları aktardım. Tam tamına iki yılda neler olmuş, nerelerde notlar biriktirmişim.

*Sinema bileti, şairler akşamı biletleri, gittiğimiz bir lokantanın hesabı, her şeyi biriktirmişim.

*Şimdi çay demliyorum, isteyen var mi?

*Yarın kilerde parti var. Muhakkak gideceğim, yoksa su kevaşe vardı ya benim ki ile bu partide dans etmeye niyetliydi. Nah eder. Kırarım kafasını.

Kisa Kisa Vol.3

11/23/2013

Gelin Olmuş Gidiyorsun


Daha iki sene önce yıllarca nişanlı kalan ablası evlendi. Annesinin ve babasının gözyaşlarına rağmen. Kasabadakilere kalırsa geline büyü yaptılar, erkek evini kimse sevmezde.

Bu gün bu gelinin kız kardeşi evleniyor. Daha 21 yaşında.
Annesi "Kızım daha mesleğini eline almadın, nereden çıktı bu evlilik?" desede gençler sevmiş birbirini. O zaman nişan yapayım demiş 21 yaşındaki ufak hatun. "Diğer kızı kaç yıl nişanlı beklettik seni bekletmem", demiş baba.

Söz kesilsin, yazada düğün olur diye düşünmüşler.
Söz kesileli iki hafta oldu. Bu gün düğün var. Salonu boş bulunca gençler tutmuş. Büyüklerin eli agayina dolanmış.

Kız tarafı getirdi davetiyemizi. Ablası gelmeyecek herhalde dedi, yaşlı gözlerle gözüme bakan anne. Olurmu öyle şey gelir, gelir dedim ama gelmeyeceğini tahmin ediyorum.

Bende diğer kasabalilar gibi büyü yaptırdılar diye düşünüyorum. Yoksa elin adamı, kocam olsa bile beni kardeşimin düğününe bırakmayacak ha? Adamın alnını karışlarım lan ben.

MiM - Sonbahar'i Seviyorum


Sevgili Leopar Delisi Gizem beni çok güzel bir Sonbahar MiM'inde mimlemis. Kendisine çok teşekkür ediyorum ve hemen cevaplıyorum.

1. Sonbahar'da en sevdiğin şey/şeyler neler?
Başımı atkimin içine gömerek, elimde kahve bulunan termos fincanim ile tren beklemek. Tren beklemeyi sever mi insan demeyin. Ben yaklaşık 12 yıldır lise, üniversite ve iş dahil şehirler arası hep tren ile yolculuk ettiğim için alıştım ve seviyorum.

2. Sonbaharda en sevdiğin kıyafet?
Kalın kazaklar, kumaş pantolon. Şapkanın bana yakıştığını söylerler ve kalın yün atkılar.

3. Sonbaharda makyaj trendin ne?
Açıkçası ben hiç bir zaman makyaj yapmayı sevmedin. Gün içinde en fazla kullandığım gözüme çektiğim rimeldir. Ara sıra dudagima bir parlatıcı sürerim o kadar. Bu yüzden trendim olduğu söylenemez.

4. Sonbaharda en sevdiğin yemek/içecek?
Olmazsa olmaz kahvem. Gerçi bu aralar çayı daha çok kullanıyorum. Yemek seçmem aslında ben. Çorba çok güzel olur hem kış hem sonbahar.

5. Sonbaharda başlayan tv dizilerinden en çok beklediğin hangisi?
Ben tv seyretmem. Çok nadir. Aslında bu aralar bir dizi bakıyorum onuda kaç haftadır seyredemedim. Hangi diziler başlıyor ki? Bana önerileriniz var mi?

6. Sonbahar geleneğin nedir?
Öyle özel bir gelenegim yok ama galiba sonbahar gelince bir bardak çay ile odama kaçıp kitap okuyorum. Diğer mevsimlerde de kitap okuyorum tabi ki ama sanki bu mevsimde daha çok. Ha birde unutmadan söyleyeyim, sonbahar gelince yatağa beraberimde sıcak su torbası götürdüğüm de oluyor.

Sevgili Gizem'e bu güzel mim için teşekkür ediyorum ve canım arkadaşım Pia'yi mimliyorum. Bu aralar bloglarda herkes fazlası ile suskun. Mim yapinda birşeyler yazın ayol.

Görseller Google'dan alintidir.

11/17/2013

Büyükleri ziyaret ettik

Cuma akşamı dışarıya çıkmıştım Sebo ve arkadaşlar ile. Cumartesi pazar ne yapacaksın diye sordu. Cumartesi misafirimiz var. Pazar günü bir planım yok dedim. Neden diye sordum.
Anneannem ile dedemi ziyarete gideceğim pazar günü. Dedem biraz hasta. Evden çıkamıyorlar. Bir yerden pizza alacağım yanlarına gideceğim. Birlikte yiyeceğiz dedi. Tamam gelirim dedim. Daha önce anneannesinin evine hiç gitmemiştim.

On biri çeyrek gece trene atladım ve doğduğum şehire gittim. Sebo beni istasyondan aldı.

Sebo çok hızlı araba kullanıyor. Bazen yola bakmıyorum. Bir gün yanında kalp krizi geçireceğim kurtulacaksin benden diyorum, gülüşüyoruz. 185 bastık gidiyoruz efendim. Bu fotoğrafı instagrama yükledim hatta biri 85 gidiyorsunuz bence, fotoğraf çok net dedi.

Bu arada instagram nikim değişti. Artık kullanmam diye silmiştim. Sonra yeniden açayım derken instagram bu kullanıcı adını artık alamayacağımı söyledi bana. Şimdi nikim @sudrlmz oldu efendim. Eklemek isteyenlerin haberi olsun.

Anneannenin evi tam bir nostalji furyası yaşattı bana. Çok büyük. Eskiden tabi ki 3 çocukları ile bu evde yaşıyorlardı. Şimdi yalnızlar.
Dede zar zor kalktı yerinden oturup birlikte pizzalarimizi yedik.

Sonra anneanne ile kahve yaptık mutfakta. Sevdicekte dedesi ile oturma odasında oturdu. Kahvenin yanına ufak pastalar aldırmış dün damadına anneanne. Onları yedik. Sonra sevdicekten rica ettiler. Ampullerin biri geçmiş. Ampulü değiştirdi sevdicek.

Evi gerçekten çok sevdim. Çok rahat hissettim kendimi. Bol bol sohbet ettik. Aslında bir saat kalacaktık ama iki buçuk saat kaldık. Sonrada sevdicek beni eve bıraktı. Gittiğime pişman değilim. İyi ki gittim. Büyüklerin gönlünü hoş tutmalı. Dedem anneannem yok. Bana çok büyük bir anlam katıyor büyükler ile gecirebildigim saatler.

11/15/2013

Kravat Iğnesi


En son arkadaşının düğününe gitmiştik. Orada oğlanlar kravat iğnelerine bakarken "ne zamandır kravat iğnesi alacağım, hep unutuyorum" dedi Sebastian.
"Senin yokmu diye?" sordum. Yokmuş. "Sen alma", dedim ve göz kirptim.
Kürek hikayesini bilenler bilir. Biraz ilginçtir kendileri hediye seçmekte. Bu yüzden bir şey alınca ona sormami istiyor. İstiyor da aslında yine benim beğendiğimi de beğeniyor.
Uzun lafın kısası. Sevgilime kravat iğnesi aldım. Eh malum Noel'de yaklaşıyor. Noel hediyesi olarak kabul etsin bakalım.
Bence çok sade ve çok hoş duruyor. Siz nasıl buldunuz?


11/11/2013

Hey Okuyucu

131 kayitli okuyucum var bloggere göre. Ses yok hic birinizden. Neredesiniz lan siz?
Kiminle konusuyorum ben?

11/10/2013

Bir Pazar Kahvaltisi


Bu gün Sebastian'in babaannesi tüm aileyi kahvaltıya çağırdı. Yıllardır evinin kileri eski eşyalar ile dolu duruyormuş. Orayı bir mimara verip ufak bir ev yaptırmış. Şimdi evi kiralamış ve on ikinci ayın birinde yeni bir kiracısı olacak. Yıllardır dolu duran kilerin boşaltılması ve kiracı gelmesi şerefine kahvaltı düzenledi.

Aslında tüm bunlar bir bahane. Herkes bir araya gelsin istiyor.
Severek gittim. İyi ki de gittim. Ailesi ile vakit geçirmeyi seviyorum ve aramızda olan bağların bu sayede günden güne daha kuvvetlendiğini hissediyorum.
Uzun uzun sohbet ettik. Amcası çok komik yine benimle uğraştı. Benim ile aynı gün doğmuş olan 2 yaşında ki kızı ile oynadım biraz.
Sonrada sevdiğim beni istasyona bıraktı ve eve döndüm. Güzel bir kaç saat geçirdim.
Az çok köpekleri biliyorsunuz. Bana aşık olanlar :) Alba bu gün çok tembeldi. Kemik verdik. Onu bile alacak hali yoktu.

Çok güldük.

11/05/2013

Güneşli Günler Göreceğiz

Son yıllarda ben sadece etrafımda bir kaç arkadaş ile takılır oldum. insanların dedikodusundan, bir şeyleri hayallerine göre üretmelerinden bıktım. Elimi ayağımı herkesten çektim ve baktım ki o kafam rahat, mis.
Ama bir arkadaşım var ki benim için çok özel. Tayfun. Daha önce bahsetmiştim. Ona değil de sevdiğine kirilmistim. Merak edenler bu iki yazıyı okuyabilir.

Birinci Yazı.
İkinci Yazı.

Neyse ben Tayfun'a doğum gününde mesaj atmıştım, cevap gelmemişti. Aramıştım, telefonu kapalıydı. Çalıştığı kafede bir akşam üstü arkadaşlar ile toplanmıştık, başka bir çalışana Tayfun burada mi diye sormuştum, yoktu.
Açıkçası süphelenmistim biraz ama neyse demiştim.
Benim arkadaşımın aileden gelme ırşi bir hastalığı var. Kendisi şizofren. Yaz ve kış mevsimi geldiğinde kafasına taktığı sorunlardan dolayı deliriyor. Bağırıyor çağırıyor. Etrafında ki eşyalara (Allahtan insanlara değil) zarar veriyor.
Kimi zaman kendini mesih ilan ediyor. Kimi zaman bu hayatın hiç bir anlamı yok öleceğim diyor.

Son zamanlarda annesi ve abisi ile yaşadığı sorunlardan dolayı da kafasına çok takıyor her şeyi. Hastalandığı zaman hastaneye yatırılıyor. Tüm hayatı allak bullak oluyor.
Orada da kimi zaman çok fazla aşırı haraket ettiği için yatağa bağladıkları bile oluyor :(
Bu durum beni çok üzüyor. Herkese küfür ediyor. Onu ziyarete gelenleri kapıdan kovuyor. Bir tek ama bir tek Su gelsin beni ziyarete diyor.
Sevdiği ilk hastalandığında ben ziyarete gideceğim de yok durumu iyi değil gitme demişti. Bende bizim arkadaşlığımız çok farklı o bana bir şey yapmaz demiştim. Hastaneye gittiğimde Tayfun beni karşılamış oturup saatlerce konuşmuştu.

Tayfun yine hastalanmış. Tam tamına 8 haftadır hastanedeymis ve benim haberim yoktu. Kendim de ufak bir ameliyat geçirdim evde yattım. Eh kimseyle görüşmediğim için, kimse bana söylemedi. Sevgilisi de ben sen duydun sandım dedi. Dedim kızım duysam aramam mi? Neyse dün telefonda konuştum Tayfun ile. Kendini iyi hissettiğinde N.'ye söyle, seni ziyarete geleceğim dedim.

Ben kendim iyi hissediyorum sen istediğin zaman gel dedi canım benim. Ufak bir oğlu var biliyorsunuz E. Dün beş saat E. ile oynadım. Zamanın nasıl geçtiğini fark etmedim.
Bu akşam ziyarete gideceğim Tayfun'u. inşallah bir an önce yine düzelir.

Yol Hikayeleri


Özkan ile Ahmet bir olmuş ve Özgür'u kazıklamışlar. Parasını almışlar bol bol. Şimdi Özgür arkadaşına telefonda dert yanıyor.
Arkadaşı da palavralar atıyor. Yardım ederim lan sana. Ama iyi katekulliye getirmişler seni diyor.

Tüm bunları ben nereden mi biliyorum? Vallahi trende otururken kulak misafiri oldum. Kimi günler tüm sesler sussun istiyorum. Bazı günler açık alanlarda türkler ile karşılaştığımda türk olduğumu belli etmiyor o an için türkçe bilmemeyi yeğliyorum.

Allahtan fazla küfür etmediler de bende sinirlenmedim ama bazen bedava hatları cikartanlara da sövmüyorum değil.
Millet her yerde, her ortamda telefonda rahatça başka insanların yanında derdini paylaşır oldu.
Eskiden öylemiydi ya. Eve gidince ararım telefondan diyorduk.

Şimdi ohoo, Özkan ile Ahmet Özgür'u kazıklıyor.

11/01/2013

İnstagram Günlüğü Vol.4

İnstagram Günlüğü Vol.3

Madem İnstagram'dan bahsettim bir İnstagram Günlüğü yapmanın zamanı da geldi. Gerçi son zamanlarda hep bakıyorum pek fotoğraf paylaşmıyorum ama bunu bu günden itibaren değiştirmeye karar verdim.
Gelelim fotoğraflarıma.

Sevgilimin bana aşık olan köpeği Malou.
Yaz olduğu ne kadar da belli. Sebastian'in oda kapı girişi burası. Ne güzel renk.

Gezmelere gitmiştik biz sevgili ile.


Çiçeklerin güzelliği

Durmadan ellerimle oynayan bir adam #aşk


Sevdicegin tez çalışmaları devam ediyor


Sigara Keyfi. Vallahi artık günde bir tane içiyorum oda sabahları kahvem ile birlikte. Her gün değil ama.


Sevdiğin oturduğu sokağın sonunda ki devasa kilise. Kadraja bile sığmadı.


Mutfakta yemek yerken bile Şebo'nun köpeği Malou dibimde. O bana aşık ben ona.

Domatese olan sevgim rahtmetli dedemden kalma. Yedikçe onu hatırlarım. Rahmet olsun.


Yeşil en sevdiğim renk. Yeşile kaçan her şey. Bu yüzden bu yüzüğümü severim. Bebekte kardeşimin çocukluğundan kalan çikolata bebek.


Gökyüzü olmasa ne yapacağız ki biz?


Bebekler Diyari. Annemin oturma odasinda ki en sevdigi kösesi.


Şimdilik bu kadar efendim. Bir başka günlükte yine buluşuruz. Çok fazla fotoğraf paylaşıp kimseyi sıkmak istemiyorum. İnstagram kullanıcı adım sudurulmaz.

Fatal Error


Bir bilgisayar mühendisinin en büyük korkulu rüyasıdır bu mavi ekranlar. Bu bilgisayarda bir yerlerde bir sorun olduğu, o sorunu bulmak için saatlerce aramak gerektiği ve en önemlisi şimdiye kadar bulunan dosyaları kaybetmeden tamir etmek isteği anlamına gelir.
Kısacası sıçtı Cafer bez getir.

Görsel alintidir.

Instagram

Instagram fotografim

İnstagrami seviyorum. Severek kullandığım bir fotoğraf paylaşma uygulaması. Birde kitapagaci diye bir grup var. Her ay bir kitap seçiyorlar ve birlikte kitap okuyorlar. Çok zevkli bir şey aslında.
Orada tanıştığım bir hanım vardı. Cana yakın. Mektuplasalim dedik. İlk mektubu ben yazarım demiştim ama sınavlar, gündelik kosusturmaca ve bir kaç aksilik bir türlü mektup yazmaya fırsat bulamadım. Geçenlerde eklediği bir fotoğrafın altına yorum bıraktım en kısa zamanda yazacağım diye, cevap gelmedi.
Sonra başka bir instagram kullanıcısı sayesinde instafollowers uygulaması olduğunu ve bu uygulama ile kimin seni takip edip etmediğini görebileceğini öğrendim.
Neyse hemen yükledim instagrama ve bir baktım ki bir sürü unfollow yemişim. Birde bu mektup yazmak istediğim bayan da beni unfollow etmiş.
Demem o ki, dün bir atarlandim ben bu kadar unfollow'u görünce. Bundan sonra fotoğraflarını beğenmediğim kimseyi sırf nezaketten beni takip ediyor diye takibe almayacağım.