3/29/2013

İnstagram Günlüğü Vol.3

Yine bir Instagram günlügü ile karsinizdayim.

Kirmizi oje gercekten de güzel duruyor ya.


Almanya karli bir hafta gecirmisti. Buda cam önünde toplanan karlar.
Agizlara laik bir sütlac yapmisim ki ben.
Güvec yapmisim birde
Fransiz kahvaltisi yapmisim

Okudum Bitti: Duygularin Rengi


Bu kitap beni çok duygulandırdı. Irkçılığın çok kötü birşey olduğunu bir kez daha anladım. Siyahi mürebbiyelere çocuklarını büyütmeleri için emanet eden insanlar, onların yinede tenlerinin rengi yüzünden birer pislik olduğunu düşünecek kadar aşağılıklar. Bir zamanlar dünyamızın bir gerçeği olan, siyahlara karşı daha kötü davranan bir ülkenin çocuklarıyız ve bu hatalar bu kitapta çok güzel anlatılmış.
Severek okudum, herkesin okumasını tavsiye ederim.
Ben kitapları anlatmakta o kadar yetenekli bir insan değilim. Zaten okuduğum kitabı her ayrıntısına kadar anlatıp, okuyacak olan insanlara da spoiler vermek istemiyorum.
On üzerinden on veriyorum bu kitaba.

3/28/2013

Twitter

Twitter nikini ve resmini değiştirip unfollow yiyen Su'dan selamlar blog.

Gerçek adımla kullandığım twitter hesabini google arama motoruna yazdığınız taktirde hemen bulunabiliyordum. Bu durum beni kimi zaman bunalttı, kimi zaman nereden geliyor bu millet diye sorar oldum. Bir zamanlar 900 kesirli bir takipçi sayısına nail olmuştum ki hiç hoşuma gitmedi. Ben şahsi bir twitter hesabı açarken bu kadar takip edilecegimi hiç tahmin etmiyordum.
Neyse son zamanlarda cagreyi yazdığım tweetleri korumakla yetindim, bu seferde kabul edilmesi gereken follow sayısı arttı. Yani benim hesabımı kitlemeyi bekleyenler varmış gibi bu sefer takip  etme isteği gönderildi.
Neyse iki gün önce nikimi ve resmimi değiştirdim ve benim ben olduğumu fark etmeyen insanların takipten çıkaracağını tahmin ettim. Dediğim de oldu. Dün daha 580 kişi iken bu gün 563 kişiye indi.

Acaba hesabı kapatıp yenisini mi açmalı, yoksa twitterde artık hiç bir paylaşımda bulunmamalı mi?

3/25/2013

Anarşik arkadaşım :)

Yüreğinden geçen güzel duygular ile blogumu kendi dili ile anlatmış ve ayrıca beni ve sevdiğimi düşünerek bloguma uygun iki ufak baykuş ve su taneleri ile bir banner hazırlamış Anarşi. İstersen kullanmayabilirsin diyecek kadar da mütevazi ve şeker. Çok teşekkür ediyorum arkadaşım sana.
O kadar güzel bir banner, o kadar hoşuma gitti ki anlatamam.
Asiliğim tutuyor benim de ara sıra, çok haklısın ;)

3/23/2013

Onun arabasi var, hurda

Sevdiği ile araba bakmaya gidip ilginç bir gün geçiren Su'dan selamlar blog.

Sabah onda istasyonda buluştuk Sheldon'la. Kendisi bu aralar yeni bir araba almaya niyetlendi. Daha dogrsu bir Multivan. İnternet'ten yaptığı araştırmalar sonucu ikinci el iki Multivan bulmuş ve gidip bakmak istedi. Sende geleceksin benimle dedi ve bende elim mahkum gittim. İyiki de gittim diyorum.

İlk araba yol üstü bir araba satan bir yerdeydi. Arabaya baktığımızda ben pek beğenmedim. Bir çok yerinde çizik vardı, hor kullanılmıştı ve koltuklarının kumaslarinda delikler vardı. Bir tur attık otobanda. Satıcı da bizimle geldi. Sheldon bu arada arabanın denenmedik yerini bırakmadı. Motorun sesi bozuktu. Sol cam açılmadı. ısıtıcısı çalışmadı. Arka cam sileceği bozuktu.
Neyse otobandan indik ve başka bir Multivan'a daha bakacagimizi, baktıktan sonra kararımızı bildirecegimizi söyledik. Satıcı arabanın caminin açılmamasına ve sileceginin çalışmamasına çok şaşırdı. Demek ki o da satın alırken bunlara dikkat etmedi.
Neyse diğer Multivan'in sahibini aradık ve bize bir saat sonra buluşmak için bir yer söyledi.
Bu arada Sheldon'la pizzacıya gittik ve karnımızı doyurduk.


İkinci satıcı ile buluştuğumuzda arabada önde oturan bıyıklı adam biraz tersime gitti. Arabasını satmak isteyen adamın babasiymis. Nereli olduklarını sordum. Romanya'li olduklarını söyledi. Almancası çok bozuktu. Neyse bunlar önemli değildi.
Bu araba diğerinden çok daha iyi durumdaydı. Zaten daha 7 ay olmuş alalı. Sürücü kapısının üzerinde uzun bir çizik vardı ve satıcı daha dün park yerinde çocukların çizdiğini söyledi. Bu araba diğer baktığımız arabadan daha pahalıydı ama durumu daha iyiydi.
10.900€ istiyorlardı. Yine bir prova sürüsü yaptık ve asıl serüven bundan sonra başladı. Arabanın koltukları ısıtmalı idi fakat ısıtıcı çalışmıyordu. Bu arabada da arka cam sileceği çalışmıyordu. Motorun sesi diğerine nazaran daha iyidi. Kapılarının kenarında paslanmalar vardı. Sheldon firene basınca sanki sola çekiyor dedi.

Buluştuğumuz noktaya geri döndük çünkü bizde arabayı orada bırakmıştık.
Koltukların isiticisin çalışmadığını ve arka camın sileceklerinin su fiskirtmamasinin sebebinin sigortasının çalışmadığını belirten satıcı arabaya daha fazla masraf yapmak istemediğini bu yüzden fiyatı 10.700€'e indireceğini söyledi.

Sheldon önceden arabayı beğendiği taktirde bir uzmana götürüp incelettirmek istediğini söylemişti. Neyse satıcıya bunu söyleyince tamam gidelim dedi ve buyurun siz sürün dedi. O arada ben Sheldon'a biz kendi arabamizla önden gidelim, onlar peşimizden gelsin dedim ama dinletemedim. Satıcının arabasına bindik ve uzmana gittik.

Uzman arabayı tamirhaneye sokup her yerini incelemeye başladı. Sigorta bahanesi patladı. Silecekler ve ısıtıcı bozuktu. Ayrıca paslanmalar da çok kötüydü. Yakında paslanan yerlerin dökülmeye başlayacağını söyledi.
Arabanın sola çektiği de doğruydu çünkü tekerlekler yıpranmıştı ve kazaya her an sebep verebilir dedi. Çok ilginç bir alet vardı elinde uzmanın ve arabanın her yerine dokundurdu o aleti. O alet meğerse üzerinde bulunan boyadan hariç boyanıp boyanmadigini tespit ediyormuş. Böylece arabanın bir kaza sonucu yeniden cilalanıp cilalanmadigi anlaşılıyormuş. Arabanın her yeri yeniden boyanmış. Kimi yerinde iki kat, kimi yerinde 3 kat cila ve boya vardı.
Uzman satıcıya arabanın neden cilalandigini, boyandığını sorunca kem kum etmeye başlayan satıcı yavaş yavaş bunalmaya başladı. O arada satıcının babası sabırsızlanmaya başladı. Hadi gidelim zamanımız yok dedi. Uzman işimi daha bitirmedim, benim yapmam gereken uymam gereken kurallar var dedi.

Motorun paslandigini, koltukların yıprandığını, sileceklerini bozulduğunu yani aslında tamamen döküntü bir araba ile karşı karşıya olduğumuzu söyledi uzman. O arada tamirhaneye girdik ve çaktırmadan bize sakin almayın, muhakkak götürüp memleketlerinde boyatmislardir. Arabanın su an ki fiyatı aslında 6000€'dan fazla etmez dedi.

Ben bu ara Sheldon'a bunlar şimdi bizim arabayı almayacagimizi anladıklarında bizi arabamızın oraya da geri götürmeyecekler dedim. Olsun taksi alırız dedi.
Arabaya bindik. Bizi geri götürüyorlardı ki, hemen satıcı ne oldu ne düşünüyorsunuz dedi. Biraz düşünmemiz lazım dedi Sheldon.
Uzman arabanın fiyatının 6000€ olduğunu söyledi dedim bende. Bu arada benzin istasyonuna giren satıcı birden Sheldon'a biraz benzin koysana, benim yanımda para yok dedi. Tabi ki benzin koymayacağım dedi Sheldon.
Satıcı tekrar ne düşünüyorsunuz diye sordu. Ben bu sefer, 6000€ değerinde olan bir arabaya 10.700€ vermeyeceğimizi söyledim. Benim çok isim var kusura bakmayın dedi ve bizi arabadan indirdi :)
Dediğim çıktı.

Taksi çağırmaya niyetlenen Sheldon'a dursana sen, öğrenci biletlerimiz cebimizde şuradan tramvaya binelim dedim. Yarım saatlik tramvay yolculuğundan sonra arabanın yanına vardık ve eve döndük. Yolda çok güldük. Nasıl anladın bizi götürmeyeceklerini, nasıl anladın kandırmaya çalıştıklarını diye sordu Sheldon.
Yabancı bir memleketin çocuğuyum. Her ne kadar burada doğup büyüsemde, bin bir hile hurda ile satış yapmaya çalışan milletleri çok iyi tanıyorum dedim ;)

3/20/2013

Cinnet

O gün aslında gayet stresli başladı. Belki de sonradan cinnet geçireceğimin bir habercisiydi.
Sabah uyandığım da geceden kar yağdığını ve yine her yerin beyazlar içine büründügünü gördüm.
Kardeşim benden önce kalkmıştı ve hazırlanıyordu.
Bende gözlerimde ki yorgunluğu gidermek adına ellerimle ovuşturdum ve yavaşça yataktan kalktım. Hazırlandım rahatça. Kardeşim benden önce çıktı gitti ve tam ben evden çıkacaktım ki evi aradı ve trenlerin kalkmadığını söyledi.

Babam sağolsun bizi diğer şehirde bulunan tren istasyonuna bıraktı. Yoksa kardeşim proje iadesine bense ofiste ki toplantımıza yetisemeyecektik.
Ofisten çıktıktan sonra arkadaşlar ile buluştum. Öncelikle beni zorla bir fransız dükkanına soktular. Neymiş efendim yemekleri güzelmiş. Yanımda fazla para yoktu. Bende keseme uygun birşeyler seçtim.
Oradan çıktıktan sonra çarşıda biraz dolandık ve ben halledeklerimi hallettim, sonra bir kafede otururken Michael Katryn'e kim daha önce çocuk sahibi olacak sence, Su'mu yoksa Su'yün kardeşimi dedi.
Katryn'nin verdiği cevap ile benim şalterlerin atması bir oldu. Su artık çocuk sahibi olamaz demez mi?
Ben bir bağırdım o ara 'Bunu kacinciya söylüyorsun, bu ne anlama geliyor? Otuz yaşındayım diye her seferinde bunu söylemenin ne anlamı var? Ben çocuk sahibi olmak istiyorum.'
Katryn hanım sadece hayal edemiyormus.
Bir daha bunu duyarsam kalkar giderim dedim.

Ben anlamadım bu kızın derdini. O gün çok sinirlendim. Sesimin yükselmesine engel olamadım, eve dönünce de kendi kendimi yedim. Ne sinirleniyorsun elin öküzüne diye. Akşam kardeşimle yatağa uzanmış sohbet ediyorduk ki 'abla, sen ne zaman Sebastian'la bir araya geldin, bunlar seninle dalga geçmeye başladı. Senin mutluluğunu ve Sebastian gibi başarılı biri ile birlikte olmanı kıskanıyorlar bence' dedi.
Buyurun buradan yakın. Üni'nin Sheldon'u beni seçti diye suçlu ben oldum :)

3/19/2013

Kolyem

Merhaba canlarım, nasılsınız? Ben iç güveyinden hallice işte. Geçen gün size sonsuzluk işareti ile bulunan kolyeme kavustugumu fakat cep telefonum tamirde olduğu için fotoğrafını cekemedigimi yazmıştım.
Üniversiteden bir arkadaşım sağolsun bana kendi adroid islemli telefonunu ödünç verdi ve ben şimdi tek tük fotoğraf çekebiliyorum çünkü hafıza kartı çok büyük değil.



Buyurun boynumu süsleyen kolyem :)

3/16/2013

Bloglovin

Bloglovin tam olarak blog yazabilmek icin degil, takip edebilmek icin. Herkes google readerini kaldiracak diye panige kapilmis durumda. O yüzden bloglovin'e gecerek bu güne kadar takip ettikleri bloglari gözden kaybetmek istemiyorlar.

Ben de eksik kalmadim ve bloglovin'de üyelik acip blogumu oraya bagladim.

www.bloglovin.com/sudurulmaz

Kitap cekilisi

drwilldone'nin cekilisine katilmak istermisiniz. Bence katilin. Zira ben yine kitap cekilisi oldugunu görünce baliklama atliyorum ve katiliyorum. Dondurma delisinin bu aralar cekim yasasina taktigi gibi bende takiyorum ve diyorum ki, o kitaplar bana cikacak, hic ugrasmayin :)

Katilmak icin tik tik

Ne sakal kopsun ne biyik

Böyle bir sakala sahip olan bir sevgilinizin/kocanızın/ olduğunu düşünsenize. Spiderman aşkı bir yana su ortada ki halkadan tutup koparırım ben bu sakalı :)






kaynak: www.geeksaresexy.net

Hayat: O zaman ve simdi

Geeks are sexy adi altinda takip ettigim bir site var. Bu site de genellikle komik yazilar, yada cizimler var. Ya da demin paylastigim ilginc kulaklik gibi daha farkli seyler.

Simdi de bu komik cizimi paylasmak istiyorum. Ingilizceyi artik herkes biliyor (bilmeyen ögrensin), o yüzden anlamakta zorluk cekmeyeceksiniz.

Hayat: O zaman ve simdi basligini vermisler bu cizime. Buyurun.





Kaynak: www.geeksaresexy.net

Kulaklik

Ne kadar ilginc kulakliklar öyle degil mi?


3/15/2013

Sonsuzluk


Size Sebastian'in doğum günü için kürek ısmarlama maceramdan bahsetmiştim. Küreği gerçekten de Hongkon'tan ısmarladım ve geçen hafta mail ile bildirim geldi küregin postaya verildiğine dair. Yaklaşık 25-30 gün sürecek gelmesi. Bende kürek gelir gelmez resimlerini çekip burada paylaşacağım zaten. Burası artık benim özel günlüğüm gibi oldu. Ayrıca yıllar geçtikçe ve bizler yaşlandıkça bazı güzel günlerimiz de hatırımızdan silinecek. Bunu engellemek istiyorum yazdığım tüm yazılarımla.

Bende bildiğiniz gibi sonsuzluk işareti bulunan bir kolye ve Marvin figürü istemiştim. Sebastian benim kürekle çektiğim sorunları bildiği için, özellikle istediğim sonsuzluk işareti kolyesi bitmeden zamanında ısmarlamış. Şimdi internette ısmarladığı siteden kolyeden sadece bir tane kaldı.

Dün akşam arkadaşlarımız ile şairler gecesine gitmiştik. Sonrada bir arada kaldığımız da, senin için bir kolye bulunuyor elim de şimdi vermemi istermisin diye sordu. Aldın mi gerçekten, geldi mi? dedim. Evet dedi, kızararak. Hayatında hediye almayı sevmeyen yada hediye istemeyen adam bana hediye vermek isterken ufak bir çocuk gibi kızarıp, kafasını kaşımaya başladı.
Tamam olur dedim. Şimdi yukarıda gördüğünüz kolye benim boynumu süslüyor.
Cep telefonum tamirde olduğu için resmini cekemedim fakat ısmarladığı siteden resmini ekledim.

Alara

Alara'ya ders verecegimden bahsetmiştim. Alara ile geçen hafta üç kere buluşup, matematik, almanca ve ingilizce çalıştık. Geçen salı matematik sınavı vardı ve bu aralar kesirler işleniyor.
Neyse elimden geldiği kadar kesirleri nasıl hesaplayacagini anlattım ve hepsini anladı.
Çarşamba akşamı tekrar ders vermeye gittiğim de sınavın iyi geçtiğini fakat kopya çektiğini söyledi.

Nasıl yani dedim. Ufak cadı önceden not kâğıtlarına bakmış ve sınavda aynı kesirlerin sorulduğunu fark etmiş ve çaktırmadan çantasından kâğıdı çıkarıp yanında bulunan sandalyeye koyup kopya çekmiş.

Gözlerim fal taşı gibi açıldı benim. 30 yaşına geldim. İlk okul, orta okul, lise, üniversite ve yüksek lisans boyunca bir kere bile kopya çekmemiş ben, bu 9 yaşında ki cadının buna nasıl cesaret ettiğine şaşırdım.
Bu sabah ofise gelirken babası beni cepten aradı. Adamcağız sürekli Alara'nin öğretmeni ile irtibatta ve matematik sınavında notun belli olmadığını fakat büyük ihtimal yine kötü bir not alacağını söyledi.
Yunus abi öğretmene benimle konuşup konuşamayacağını sormuş. Yani hocası olarak belki ondan yardım alabilecegimi, yada benim Alara hakkında ne düşündüğümü konuşabileceğimizi söylemiş, hoca da tamam Su'ya telefon numaramı verin, beni arasın demiş.
Ne yapacağım ben bu ufak canavarla ya? inanın bana aslında aptal değil, sadece tembel.

3/13/2013

Flash, flash, flash blogcanlar

En son yazımı hangi gün yazdım ben buraya bakayım? Boş bırakılmaya gelmiyor bu blog alemi. Okuyanlara kendini unutturmamalı. Bol bol yorum bırakmalı, insanların gözüne girmeli. Blogları takibe almalı, kendimiz takibe alınınca takipten çıkmalı.
Kurallar böyle. Ben demedim, delikanlının kitabında ay pardon blogun kitabında böyle yazıyor.

Şaka yaptım. :) Vallahi bu blog alemi bana çok güzel dostluklar kazandırdı. Hiç görmediğim insanları seviyor, onları merak ediyorum.Hiç bir karşılık beklemeden karşısındakinin yazıları okuyup sevgi ile yaklaşan insanlar oldu etrafim da.

Kimi bloggerler ile cep telefon numaralarımızı takas ettik. Bir yazı yazıyorum buraya hastayım diyorum mesela, whatsapptan mesaj düşüyor cep telefonuma, Balıktan, Pia'dan, Seda'dan nasılsın, neler oluyor iyimisin diye.

Anarşi ile mailleşiyoruz bol bol.Boşuna sosyolog olmamış bu kız. İnsanlar ile çok güzel anlaşıyor. Maillerden o kadar keyif alıyorum ki. Dersin daha dün görüstükte en son konusamadiklarimizi kaynatmaya devam ediyoruz.

Seda benim için kız kardeşi kadar yakın oldu. Pia dersen çok sevimli, whatsapptan deşifre oldu bana, fotoğrafını gördüm. Bir insan bu kadar mi sevimli olur.

Deniz'in Yıldız'i çok tatlı. Kiloluyum kiloluyum hep birlikte diyete girelim diye birbirimizi gaza getirdik, kadın bloggerlerin buluşmasında bulunan resimlerini gördüm, ay bu kız ne tatlı, ne kilosu be dedim. Boy var kadında bir kere. :)

SevdaS gelince, sanki ben onu hep tanıyordum, sanki hayatımda hep vardı. Bloggerin şirinesi.

Bu aralar asker yolu bekler gibi Balık'i bekliyorum. Önümüzde ki pazartesi günü Liverpool'dan Almanya'ya uçuyor kendisi. Neredeyse bir ay kadar burada. Yine sedigimiz şehirlerin altını üstüne getireceğiz ve bol bol resim çekeceğiz.

Dondurma delisi evlendi bu arada haberiniz var mi? Hatta Anarşi ile kına gecesine gittik. Masalarda tüm kızlara papatyalar vardı. Mis gibi kokuyordu her yer.
Çekim yasasına takmış ki, evlendiğini hayal ediyor bu aralar. Onun gibi yapacağım bende. Üni bitti, yüksek lisansımı da aldım. Bilgisayar mühendisiyim. Sorunlarınız varsa bana mail atın yeter :P

1iYokmu hocayı çok merak ediyorum mesela. Kafamda canlandiriyorum. Koray adı bana nedense hafif uzun kıvırcık esmer saçlı bir adamı çağrıştırıyor. Tabi ki tamamen ters bir düşünce de olabilir bu ama bloggerleri seviyorum. Nereden nereye geldim.

Mia daha yeni 25 oldu, benim gözlerim doldu. Bu arada Nil Karaibrahimgil nasıl bir şarkı çıkarmış ki bende 6 yıl önce 25 olduğumda tıpkı Mia gibi "iyi ki doğdum, gördünmü 25 oldum" şarkısını söylemiştim. Ben hangi ara 30 oldum? Hangi ara 31'den gün aldım fark etmedim bile. Yaşının tadını çıkar Mia.

Güven sayesinde "ben ölmeden" cümlesi artık sadece onun blogunu anımsatıyor ve bazen acaba ben ölmeden neler yapmak istiyorum düşüncesine teşvik ediyor.
Böyle işte. İyiki blog arkadaşlarım var.

Sonsuz'a gelince. Sonsuzluk işaretini çok sevdiğim için onun blogunu da, logosunu da, yazılarını da çok sevdim. Öyle bir güzellikle yazıyor ki, adamın izleyici gadget'i bile yok.

Yeliz'cigime de istedigi her hangi bir yerde erasmus cikar da Almanya'ya gelir de bulursuruz insallah.

Not: Yarin cep telefonumu tamire veriyorum. Yaklasik 3 hafta boyunca, twitter, whatsapp ve Candy Crush hak getire :) Bana ulasmak isteyenler sudurulmaz@gmail.com adresine mail atabilir. Hepiniz öpüldünüz.

3/09/2013

Alara

Artik benim ufak bir ögrencim var. Dün komsu aradi, Su kizimin notlari iyi degil. Eger düzeltemez ise daha kötü bir okula gececek, ders verirmisin diye sordu. Bir an muallakta kaldim. Cünkü hem ofis, hem kendi derslerim Alara'ya yardimci olup olamayacagimi düsündüm ama hafta sonlari aslinda yardima gidebilirim diye evet dedim.
Parasi neyse verecegim abisi, yeter ki notlari düzelsin, derslerden zevk alsin dedi. Para falan istemiyorum aslinda. Hem tanidigimiz, hem de Alara'yi seviyorum. Simdi birazdan oraya gidip Alara'ya matematik dersi verecegim. Pazartesi sinavi varmis.
Umarim yardimci olabilirim, Alara'da aksamlari yatarken bana dua eder ve beni dualari korur.

Sevdiklerimizin dualarinin bizi koruduguna inaniyorum ben.

3/06/2013

Fotograf

Bu gün sevdigimi ziyarete giderken, havanin da güzel olmasi ile birlikte daha önce hic fark etmedigim güzellikler gördüm etrafta. Bende hemen fotografini cekeyim dedim. Oturdugu caddeye de adini veren kiliselerin neredeyse sehrin dört bir yandan görünmesi cok hosuma gitti.

Sizi cektigim fotograflar ile bas basa birakiyorum.





Instagram Günlügü Vol.2

Yine kisaca bir instagram günlügü. Aslinda gercek kimligim altinda paylasiyorum bu resimleri. Bir gün yakalanacagim ama olsun sizinle paylasmak istiyorum bu resimleri.

Oje olarak siyah rengi begeniyorum ama biraz satanist gibi durdugundan pek kullanmiyorum. Bu sefer iki gün boyunca siyah oje kullandim ve birde cicek süslemesi yaptim.


Her gün aktarma yaptigim istasyona bahar gelmis. Cicek bahcesine dönmüs.




Uzbekistan'li arkadasim sevdigimin biyikli olmasini da kastederek, sevgili sevgiline selamlar deyip bu biyikli pini bana hediye etti. Benim hosuma gidiyor aslinda bu biyik isareti.

Bu aralar Yardimci kitabini okuyorum. Ingilizce olan bu kitabi arkadasimdan ödünc aldim. Amerikan aksani ile konustuklari icin yavas ilerliyor ama harika bir kitap.

Özlem sayesinde Death Note'a sardim. Ikincisi olan bu kitabi da aldim. Birincisini yaladim yuttum bile. Buda yarilandi.

Annemin dün aksam yaptigi ihtisamli salata. Sizcede renkleri harika durmuyor mu?


Bu gün kardesim ve kiz arkadaslarimizla bulustuk aksam. Biraz carsida dolandik. Topuklu ayakkabi giyemiyorum, beceremiyorum ama renkler bu sene cok moda olacak belli. Yinede tarzim degil, sadece renkleri ilgimi cekti.


Bu aksam 19-21 arasi kokteyl saati idi gittigimiz kafede, bizde kokteyl ictik. Bunlar alkolsüz. Alkollü icecek kullanmiyorum.



3/05/2013

Kitapları çizmeyelim kampanyası

Sevgili Güven arkadaşım çok güzel bir konuya değinmiş, bir yazı da sen yaz dedi. Üzerimde kalmasın.


İnstagramda #okumahalleri haştagi altında paylaşılan resimleri çok seviyorum. Kim bu aralar hangi kitabı okuyor diye takip ediyorum. Kimi zaman kitap kapağına aşık oluyorum, kimi zaman kitabın içinden yapılan alıntılar ilgimi çekiyor.
Fakat şu kitaptaki cümlelerin altını cizmiyorlar mı? işte o zaman benim şalterlerim atıyor.
Neden çiziyorsunuz altını cümlelerin? Aklınızda tutamıyorsanıy not tütün. Bir defter icat edin mesela. Blogta kitap tanıtımı yapmak isteyceksiniz anlıyorum, fakat kitaplar özeldir, güzeldir.

O sayfalarda günlerin, ayların belkide yılların emeği var. Hiç bir yazar kitabım alınsın, cümlelerin altı çizilsin diye yazmiyordur inanın bana. Yoksa başka birinin sizin yazılarınızın altını çizmesi hoşunuza gider mi? Hiç sanmıyorum.
Kitaplar kutsaldır diyorum hep. Çok değer veriyorum, belki abartılı bulacaksınız ama kitaplarımı ziyan edip geri veren arkadaşlarımdan bile soğumuş insanım ben. Bu yüzden kenarı katlanmış, sayfaları buruşturulmus, cümlelerin altı çizilmiş kitapları gördükçe canım açıyor. Yapmayın etmeyin.

Geçenlerde Sefilleri okurken not tutmaya çalıştım bir yandan. Baktım ki ben kitap okurken bir yandan da not tutmaya çalışırken kitaba adapte olamıyorum ki, Sefiller'de harika bir kitap. Altını çizsem belki daha basit olacaktı, çünkü hem okuyup hemde yanımda ayriyetten bulundurduğum not kitabına cümleler yazmaya çalışırken kafam karıştı tabiki ama HAYıR cümlelerin altını çizmeye karşıyım.

Renkli kalemlerle çizilmesine de karşıyım. Çizmeyin, rahat bırakın kitapları. Tertemiz bir şekilde okuyun. Değer verin.
Dellendirmeyin insanı. Yazılarınızın çıktısını alıp, tüm cümlelerin altını çizip Almanya'nın duvarlarını kaplattırmayın bana.

Hadi hoşçakalın.

Hem amca oluyorum, hem baba

Chris o sabah elinde altılık paket bira ile ofise girdi, ofistekilere biraları dağıttı, masanın başına oturdu ve "hadi içiyoruz, hem amca olmama, hem baba olmama" dedi.
Ofistekilerin kafası karıştı. Chris öğrenci işlerine daha yeni başlamıştı.. Zor bir tipti. Karakteri gereği uzun uzun konuşuyor, karşısında ki insani sıktığını fark etmiyordu. Bu aralar öğrenci işlerinde çözümden çok sorun yaratıyordu. Benjamin bira şişesini masaya geri bıraktı ve "babamı oluyorsun?" dedi. Chris bundan bir kaç hafta önce yanında çok güzel bir kadını getirip, herkese nişanlısı olarak tanıştırmıştı.
"Babamı oluyorum, amcamı belli değil" dedi Chris.

Karaca ofiste çalışanlardan en eskisiydi ve Chrisi bazen soğuk sularda boğmak istiyordu. "Ne diyorsun, adam akıllı anlat şunu" dedi Karaca.
Chris kız arkadaşının, daha doğrusu nişanlısının kardeşi ile gizli bir ilişki içinde bulunduğunu ve şimdi de hamile olduğunu ve çocuğun kimden olduğunu bilmediğini anlattı.

Karaca ufak bir şok geçirdi ve Chris'in bu haline üzüldü. Chris elinde ki birayı bitirdi ve zamanın en iyi ilaç olduğunu söyledi.
Karaca Chris'in bu soğuk tavrına anlam veremedi. Bir yandan da daha şoku atlatamadığını düşündü. Yoksa kim kendi kız kardeşinin, kendi erkek kardeşi ile ilişkiye girmesini bu kadar soğuk kanlılık ile karsilayabilirdi?
Chris ofisten çıktı ve giderken "Hiç değilse aile içinde kaldı" dedi Ofiste bir sessizlik oldu.

Benjamin her zaman son saniyede espriyi patlatan espri makinesiydi. Sakin sessiz tavrı ile tam bir beyefendi, herkesin yardımcısı idi.
Ofisteki arkadaşları tarafından çok seviliyor fakat ara sıra kırdığı potlar ile ofistekilerin diline pelesenk oluyordu.

"Ya, bir kaç hafta önce aids'e karşı olun, korunun kampanyası altında üniversitede dağıtılan prezervatifleri kullansaydı, baba olma ihtimali azalırdı" dedi. Karaca acılı bir kahkaha patlattı.

O günden sonra bu konuyu ara sıra hatırlar oldular fakat Chris'e hiç sormadılar.
Şimdi bebeğin gelmesine çok az kaldı. Acaba Chris babalık testi yaptiracakmi? Kardeşi ile olan ilişkisi nasıl devam edecek? Bir zamanlar nişanlım diye baktığı kadına yenge gözü ile bakabilecekmi?

3/04/2013

Gülümse Anilara cekilis yapiyor

Yine bir kitap cekilisine katiliyorum, umarim bir gün gercektende bana cikar. Buyurun Gülümse Anilara'nin yaptigi cekilise buradan katilabilirsiniz.


3/02/2013

Kürek


Sevdiğimle ikimizde Mayıs çocuğuyuz. Ben 26 Mayıs, Sebastian 11 Mayıs. Doğum günleri bu kadar yakın olunca, geçen sene bir türlü olmadığından bu sene zamanında birbirimize hediye alabilelim diye, Sebastiana bir isteği olup olmadığını sordum. Sormaz olaydım. Sheldon gibi bir adamdan, nasıl bir hediye isteyeceği belli olmuyor ki.
Yukarıda ki videoda görebildiğiniz japon askerlerinin kullandığı bu ilginç küreği istemez mi benden.
Videoyu gönderdi ilk önce. İlk bir kaç dakika seyrederken dedim, ciddi olamaz herhalde. Ama ciddi ciddi bun istedi. Gelin şimdi Almanya'ya aslında bir japon asker küreği olan bu küreği bulun. Bulamadık tabiki. Ebayde bulduk sonunda, maaşım gelsin alayım derken, bir baktım satılmış.
Başka bir sitede bulmuştum, kredi kartı istedikleri için oradan da satın alamadım. Neyse uzun araştırmalar sonunda bu küreği satan bir site daha buldum ve sonunda ısmarladım. Şimdi beyefendiye yaklaşık 30 gün sonra Hongkong'dan kürek gelecek.

Ben ilk önce sadece ucunda sonsuzluk işareti olan bir kolye istemiştim. Baktım bu beni deli etmeye çalışıyor. Senmisin öyle yapan? Kolyenin yanına birde "otostopcunun galaxi rehberi" kitabından çok sevdiğim Marvin figürünü istedim. Manyagiz biz az biraz. :) Bakmayın şimdi güldügüme, demin Hongkong'dan kürek ararken cinlerim tepeme çıktı yani.

Kısa kısa

En güzeli aslında kısa kısa bir kaç not düşer gibi yazmak.

  •  Hastayım, geberiyorum.
  • Mart’in 18’inde Liverpool’dan Balık geliyormuş, bir ihtimal yine buluşuruz diye seviniyorum.
  •  Sınavımın bir tanesini kaybettim çok üzgünüm.
  •  Bu aralar hangi blogta hangi yazımı paylasacagimi şaşırdım, birden fazla kimliği olunca insanın bazen afalliyormus.
  •  Bloggerlere gerçek kimliğimi açıklamadan cekinmiyorum ama gerçek blogumu daha az insan takip ediyor diye içim bir hoş ayol.
  •  İki günde Death Note manyağı oldum çıktım ben.
  •   Haftaya bosum ve evde olduğum için şimdiden kaybettiğim sınava yeniden ders çalışmayı planlıyorum.

3/01/2013

İnstagram ve twitter

An itibarı ile izleyici sayısı 108'den 107'ye düşmüş Su'dan selamlar.
Ben düşündüm de, bazen google readere girip sizin yazılarınızı okuma fırsatım olmuyor. Ofiste olduğum zaman ufak bir soluk alabilirsem ilk işim reader'i açmak. Onun haricinde cep telefonda twitterde ve instagramda dolanıyorum.
Ben isterim ki oradan da sizi takip edeyim. Yani yorum bölümünden twitter ve instagram isimlerinizi (tabi varsa) gönderirseniz, severek takibe alırım.
Takipleselim derim yani :)

instagram: sudrlmz
twitter: sudurulmaz
öptüm muck

Sonsuzluk

Sonsuzluk işaretini çok seviyorum. O kadar çok seviyorum ki dövmesini yaptırmak istemistim yüzük parmağımın kenarına.
"Ben dövmeleri sevmiyorum" deyip düşüncesini belirten sevgili sayesinde vazgeçtim. Kolumda bulunan dövmeyi (ailemin baş harfleri) iyi ki önceden yaptirmisim yoksa Sebastian onu yapmama da izin vermezdi herhalde. İzin vermemek değil de onunkisi, düşüncesini belirtmek. Benimde düşüncesine saygı duyacağımı bildiği için sıyrıldı işin içinden.
Neyse sonsuzluk işaretini çok seviyorum demiştim, demin bir an sonsuzluk işaretini bulup icon olarak bloggere eklemek istedim ama ondan sonra Sonsuz arkadaşıma saygısızlık olur diye vazgeçtim. İcon için ne önerirsiniz blogcanlar?

Imzalandim

Sonunda bende blog hocam sayesinde yazilarimin sonuna imza ekledim. Cok güzel ve farkli duruyor bence. Coktandir yapmak istiyordum. Sizde yapmak isterseniz  buyurun buradan alalim sizi -->

Sevgiler

Anarşi yazılar nerede?

Ben takip ettiğim bloglarin tüm yazılarını okumak için google readeri kullanıyorum. Yani www.google.com/reader linkinden takibe aldığınız bloglarin yazılarını takip edebiliyorsunuz.
Bu readerın büyük bir avantajı, sayfaları tek tek acmak zorunda kalmamanız. Okuduğunuz yazılar siliniyor, okumadığınız yazılar ise bir sonraki girisinize kadar bekletiliyor.
Ve bu reader'in en büyük avantajı ise, bloggerler tarafından silinen yazılarını bile okuyabilir olmanız. Mesela Anarşi baharı anlatan güzel bir yazı yazmış bu gün saat 10:32'de ve eklemiş sayfasına. Yazıyı okudum, yazı başlığının üzerine bastım ki sayfa açılsın, yorum bırakayım, bir baktım yazı yok.
Yapmayın kardeşim böyle, silmeyin yazılarınızı, dellendirmeyin hasta Su'yu :)

 Neden siliyorsun kız yazılarını?

Hasta Vol.2

Merhaba canlar,

Blogta okudum iyimisin diye whatsapptan mesaj atan Piami dersin, yoksa buradan yazan Anarşi ve Yeliz mi dersin, beni çok mutlu ettiniz.
Dün eve geldikten sonra ilk isim üzerimde bulunan kazağın üzerine bir kazak daha geçirmek oldu. Sonra biraz yemek yedim ve bir aspirin yuttum.
Bir bardak tadı çokta güzel olan bir ilaç içtim. Sonrada sıcak su torbası yapıp, odamın kaloferini de son dereceye açıp yattım.
Titremeler saatlerce sürsede, bu sabah kalktığımda daha da iyiydim. Şu an biraz ağırlık var tabi ki üzerimde ama daha iyiyim.
Çok teşekkür ediyorum tekrar arkadaşlarıma ve haftasonu muhakkak düzelirim diye düşünüyorum.

Bu arada başka bir üzücü olay daha gelişti. Sinavlarimdan bir tanesini kaybetmişim ve çok korkuyordum bu sınavdan kalmaktan. Korktuğum başıma geldi. Şimdi haftaya tekrar ders çalışmaya başlayacağım. Bu sefer son dakikaya sıkıştırmayacağım.

Not: Papatya çayını seviyorum ya

Not2: İki şehir bir Meryem, sanada çok teşekkür ederim canım