Neymiş efendim bu güne kadar nerede
görünmüş gelinin o kadar erken alındığı, saat beş gibi
geleceğiz dediler. Seval çok sinirlendi. Büyükler öyle işmi
olurmuş, anne baba gelinin alınmasını mi bekleyecek yoksa salona
gidip kapıda misafirlerimi ağırlayacak dedi. Düğün beşte
başlıyor da, kapıda tabiki ailelerin bulunması gerekir.
Dediklerini yaptılar, beşte geldiler.
Bekledik yani o saate kadar. Gelin annesi bayıldı. Bu arada Hayriye
oradan oraya sığmaya çalışıyor yarım dünya olarak. Saçları
gerçekten de berbattı. Kafasına kocaman simit koymuşlar, simitin
etrafına saçlarını yerleştirmişler. Kızlara dedim ki
"Hayriyenin kafasına dünya yerleştirmişler, sorun bakalım
düğün salonu nerede, check-in yapalım Faceden" ahaha çok
fenayım. Yerlere yattık gülmekten.
Sevali kapıdan çıkardıklar ve
hemencecik gelin arabasına bindirdiler. Ne kapının önünde
oynattılar nede bayılan annesinin yanına tekrar gitmek istediği
halde arabadan inmesine izin verdiler. Biraz karmaşa çıktı o
arada diyebilirim. Ben arabanın içine doğru Sevale "ağlama
merak etme annen iyi dedim".
Alman komşular bile camlardan bakıp ağladılar.
Alman komşular bile camlardan bakıp ağladılar.
Sevali böylece evinden çıkardık ve
uğurladık.
Birde Seval arabadan bayılan annesinin
yanına gitmek için inmek istediğinde, kapının önünde durup
parmağını ona sallayarak neredeyse döcevekmiş gibi "Bana bak
Seval" diyen kaynanayı da o an verseler elime ne yapacağımı
tahmin ediyorsunuz herhalde ;)
Bu arada gelinin evden çıkarılmasına
ben son anda yetiştim. Evde hazırlıklarım vardı, ayrıca kardeşim
önceden gittiği için bir kaç ev işini de halledip son dakikada
yetiştim.
Gelin ayakkabısının altına benim
adımı yazmayı unutmamış Seval ve benim adım ilk olarak
silinmiş. Sıra bende yani.
Düğünde daha fazla aksilik çıkmadı
çok şükür ama kaynanın suratı ve Hayriye'nin herşeyi biliyorum
havası yetti de arttı bile. Sevali dans ederken tüm kızlar yalnız
bırakmadık çok şükür, damatta genellikle kendi erkek
arkadaşları ile dans etti. Beşte evden alınan gelin 64 kilometre
uzaklıkta ki düğün salonuna ancak yedi buçukta geldi ve salona
sekizde girdi. 45 dakikalık dans etme zamanından sonra yemekler
dağıtıldı. Yemekten sonra biraz daha oynanıp takı merasimine
geçildi. (En nefret ettiğim şeyde bu anons, ileride Allah nasip
ederde düğünüm falan olursa, anons falan yok)
Takımızı taktık ve herkese hayırlı
uğurlu olsun dedik. Hayriye'ye gelmiştim ki "Darısı senin
başına Hayriyeciğim gerçi ilk benim adım silinmiş, sıra bende.
Zaten daha sen ufacıksın. Otur oturduğun yerde" dedim
gülümsedim kocaman kocaman.
Hayriye aslında kiminle uğraşabileceğini, kiminle uğraşamayacağını anladı bu iki günde. Ben adama papucunu ters giydiririm istersem eğer.Tamda böyle:)) |
Bu arada yazıyı mahsus üçe böldüm. Okurken sıkılmayın diye.
Siz bu yazıları okurken ben sevgili sevdiğimin doğum gününü kutluyor olacağım. Hadi kalın sevgi ile.
Görümceyi merak ettim, yazsana diyen canım arkadaşım Seda'ya selamlar olsun. Sen söylemesen bu gün yazacağım yoktu aslında. Benim bu düğün kına maceralarımdan kitap çıkar vallahi. Haftaya da düğün var. Hazır olun.
Düğün / Kına gecesinden sorumlu muhabiriniz Su bildirdi efendim. Esen kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder