9/09/2012

Pazar 09.09.2012

Sabah dörtte eve gelmiş, uykusu olduğu halde dokuzda kendiliğinden uyanmış, 'sonra tekrar yatarım' diyip ama yatamayan Su ki$işinden selamlar blog.
Dünki yazımda kardeşimin doğum gününü kutlayacagimizi ve sabaha kadar eglenecegimizi söylemiştim.

14 kişilik bir arkadaş grubu ile ilk önce çin lokantasında buluşup yemek yedik. Herkes bir araya toplanana kadar canımız çıktı zaten.
Yemeğimizi yiyip kapı önü sigaralarımızı tellendirdikten sonra bir ordu gibi Wiesbaden şehrinin altını üstüne getirdik.

İlk önce çin lokantasında yemeklerin ve içeceğin pahalı olmasından dolayı fazla içecek içmeyen herkes susadigi için ilk durak bir bakkal oldu. Elimize kutu kolalar ve limonatalari aldıktan sonra gideceğimiz kulübün yolunu tuttuk.

Almanyada her yöne her on dakikada otobüs var. Fakat akşam 22'den sonra yarım saatte bir, yada 20 dakikada bir olduğundan otobüs planına hiç bakmadan yürüdük. Zevkli de oldu zaten. O kadar insan sohbet ede ede kulübe gittik.
Kapıya geldiğimizde pasaport kontrolünü de gecktikten sonra sabah üçe kadar kulüpte eğlendik.

Kulüpte 5 yaşına girdiği için bira, Wodka Marakuja ve şarap çok ucuzdu. Bizim çocuklarda verdiler biranın gözüne tabiki :)

Sabah üçe doğru hep birlikte kulüpten çıktık ve yine geldiğimiz gibi yürüyerek istasyona yürüdük. Arabaları orada park etmiştik çünkü. Kulüpten yaklaşık yarım saat uzaklıkta olan istasyona yürürken bizim hızlar ve ben de dail yavaş yavaş döküldük. Yani topuklulari eline alıp sokakta yalın ayak dolanan dolanana.
Eve geldiğimde simsiyah ayaklarım ve ben mesut ve bahtiyardik. Pazar günlerini hiç sevmem. Bütün günü evde tembellik yaparak, Facebook'ta oyun oynayarak geçirdim.

2 yorum:

  1. pazarları kim sever ki. hiç anlamam zaten.

    YanıtlaSil
  2. Evet Kizilginim ya. Pazartesi sendromu asla yasamam ben mesela. Pazardan kurtuldugum icin olsa gerek ;)

    YanıtlaSil