12/08/2013

Ve Dağlar Yankılandı

Abdullah ve kız kardeşi Peri 1952 Afganistan'ında Shadbagh'ın küçük bir köyünde babaları ve üvey anneleriyle birlikte yaşamaktadırlar. Babaları Sabri sürekli iş aramakta, yoksulluk ve çetin kış şartlarıyla mücadele etmektedir. Adı gibi güzel ve iyi huylu olan Peri, kardeşi Abdullah'ın her şeyidir. Abdullah, bir ağabeyden çok ana-baba gibidir. Onun için yapmayacağı hiçbir şey yoktur.. Hatta ağabeyi, Peri'nin koleksiyonuna katmak istediği o en değerli tüyü satın almak için tek çift ayakkabısını bile feda etmeye razıdır. Ve geceleri bir tek karyolayı paylaşmak zorundadırlar. Peri ve Abdullah, babalarıyla Kabil çölüne doğru yola çıktıklarında kendilerini bekleyen, hayatlarını birbirinden koparacak kaderin farkında değillerdir: Bazen bir eli kurtarmak için bir parmak kesilmelidir. Nesillerden ve kıtalar dan geçerek bizi Kabil'den başlayıp Paris, San Francisco ve Tinos'un Yunan adalarına doğru bir yolculuğa çıkaran Khaled Hosseini (Halit Hüseyni) yeni romanında, yaşamımız boyunca yaptığımız seçimleri, en yakınlarımız tarafından uğratıldığımız düş kırıklıklarını, bizi tanımlayan ve hayatımızı şekillendiren sınırları sonsuz bilgelik, derinlik, hoşgörü ve tutku ile anlatıyor.

Yorumum: 
Khaled Hosseini ile ilgili çok övgülü sözler duydum ben bu güne kadar. Kitaplarının yok sattığını da biliyorum. Bir türlü fırsatımız olmamıştı bir Khaled kitabı okumaya ve şeytanın bacağını bu kitap ile kırdım. Kitabı fazla anlatmayacağım ama şunu söylemeliyim ki, Afganistanın ufak bir köyünde birbirine bağlı olan iki kardeşin ayrılış hikayesini okurken üzülmedim değil.
Kitap heyecanlıydı heyecanlı olmasına ama kitapta bir çok karakter var. Kitap uzun soluklu. Yani okurken uzun yılları takip ediyorsunuz. Bu beni yordu. Şimdi okunacaklar arasında Bin Muhteşem Güneş var. Umarım onu okurken de bu hislere kapilmam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder